Posts

Bize Oldukça Yakın Bir Süpernova Patlaması Keşfedildi

Astrnomlar son 20 yılın bize en yakın olan süpernova patlamasını keşfettiler. Bizden 12 milyon ışık yılı uzaklıkta (ne yakınmış ama değil mi? = ) )Messier 82 ya da diğer adıyla Puro galaksisinde keşfedilen süpernova bilim insanlarınca kutsal kase olarak tanımlandı. Yani onlar için çok önemli bunu anlayabiliriz.

Dürbünle bile rahatlıkla görülebileceğini söyleyen bilim insanları (Ben şüpheyle yaklaşıyorum. Galaksiyi görsek mutlu oluruz) şöyle bir video paylaşmış. Tavsiyem sesi kısın. Video güzel ama korku filmi müziği koymuşlar resmen. Ne diye koydularsa?

Aşağıda da aradaki farkı gösteren resimleri görebilirsiniz.

Astrnomlar son 20 yılın bize en yakın olan süpernova patlamasını keşfettiler. Bizden 12 milyon ışık yılı uzaklıkta (ne yakınmış ama değil mi? = ) )Messier 82 ya da diğer adıyla Puro galaksisinde keşfedilen süpernova bilim insanlarınca kutsal kase olarak tanımlandı.

Astrnomlar son 20 yılın bize en yakın olan süpernova patlamasını keşfettiler. Bizden 12 milyon ışık yılı uzaklıkta (ne yakınmış ama değil mi? = ) )Messier 82 ya da diğer adıyla Puro galaksisinde keşfedilen süpernova bilim insanlarınca kutsal kase olarak tanımlandı.

Aslında bu konuyla ilgili oldukça şey yazıldı mesela en son şu tarihte şu yerde görüldü tarzında ama onları belirtme gereği duymuyorum. Süpernova nedir diye soran olursa diğer link koyorum ve birazdan da uyuyorum. Herkese iyi geceler.

Kaynak:
Space.com – Exploding Star: New Supernova Discovery Is Closest in Years
Universetoday – Bright New Supernova Blows Up in Nearby M82, the Cigar Galaxy

Tarama Teleskoplarından Gizli Hazineler

ESO’nun Şili’deki Paranal Gözlemevi’nde bulunan VLT Tarama Teleskopu (VST) Deniz Kulağı Bulutsusu’nun zengin detaylara sahip yeni bir görüntüsünü elde etti. Bu dev gaz ve toz bulutu oldukça parlak genç yıldızları meydana getirmekte ve genç yıldız kümelerine ev sahipliği yapmaktadır. Bu görüntü ESO teleskopları kullanılarak gerçekleştirilen on bir gökyüzü taramasından sadece bir tanesinin küçük bir kısmıdır. Bu taramaların hepsi birlikte küresel gökbilim topluluğu için erişime açık dev bir miras sağlamaktadır.

Deniz Kulağı Bulutsusu yeryüzünden 5000 ışık-yılı uzaklıkta, ünlü Yay takımyıldızı doğrultusunda yer alan şaşırtıcı bir nesnedir. Diğer adı Messier 8 olan bu dev bulut 100 ışık-yılı genişliğinde olup içerisindeki gaz ve toz bulutlarından yeni yıldızlar meydana gelmektedir [1]. 16 000 piksel genişliğindeki bu yeni görüntü Şili’nin kuzeyindeki ESO’nun Paranal Gözlemevi’nde bulunan gökyüzü taramaları için özel olarak tasarlanan VLT Tarama Teleskopu (VST) ile elde edilmiştir.

Deniz Kulağı Bulutsusu yeryüzünden 5000 ışık-yılı uzaklıkta, ünlü Yay takımyıldızı doğrultusunda yer alan şaşırtıcı bir nesnedir. Diğer adı Messier 8 olan bu dev bulut 100 ışık-yılı genişliğinde olup içerisindeki gaz ve toz bulutlarından yeni yıldızlar meydana gelmektedir [1]. 16 000 piksel genişliğindeki bu yeni görüntü Şili’nin kuzeyindeki ESO’nun Paranal Gözlemevi’nde bulunan gökyüzü taramaları için özel olarak tasarlanan VLT Tarama Teleskopu (VST) ile elde edilmiştir.

Deniz Kulağı Bulutsusu yeryüzünden 5000 ışık-yılı uzaklıkta, ünlü Yay takımyıldızı doğrultusunda yer alan şaşırtıcı bir nesnedir. Diğer adı Messier 8 olan bu dev bulut 100 ışık-yılı genişliğinde olup içerisindeki gaz ve toz bulutlarından yeni yıldızlar meydana gelmektedir [1]. 16 000 piksel genişliğindeki bu yeni görüntü Şili’nin kuzeyindeki ESO’nun Paranal Gözlemevi’nde bulunan gökyüzü taramaları için özel olarak tasarlanan VLT Tarama Teleskopu (VST) ile elde edilmiştir. Görüntünün daha detaylı olarak incelenebilen halinde, bu nesneye ait daha dikkat çekici bölgeler ayrıntılı bir şekilde incelenebilmektedir.

Deniz Kulağı VST ile kasten görüntülenmemiştir, burası Samanyolu’nun çok daha geniş bir alanını kapsayan ve VPHAS+ adı verilen dev gökyüzü görüntüleme gözlemlerinin bir parçası olarak yer almaktadır. VPHAS+, VST kullanılarak görünür ışıkta gerçekleştirilen üç tarama gözleminden biridir. Bunlar VISTA tarama teleskopu ile yapılan altı adet kırmızı-ötesi gökyüzü tarama gözlemiyle tamamlanmaktadır.

Bu taramalar modern gökbilimde çoğu önemli problemin çözülmesini hedeflemektedir. Bunlar arasında, karanlık enerjinin doğası, Evren’in erken dönemlerindeki parlak kuasarların bulunması, Samanyolu’nun yapısının ortaya çıkarılması buradaki gizli ve beklemedik nesnelerin araştırılması ile komşu Macellan Bulutları’nın detaylı bir şekilde incelenmesi ve çoğu diğer konular bulunmaktadır. Tarihi tecrübeler genellikle bu tür taramalarla beklenmedik şeylerin bulunabildiğini ve bu sürprizlerin gökbilim araştırmalarındaki gelişmeler için önemli bir yere sahip olduklarını göstermektedir.

VISTA ve VST ile birlikte dokuz görüntüleme taramasına ek olarak diğer ESO teleskoplarınca yürütülen iki ilave tarama gözlemleri de şu anda yürütülmektedir. Biri, Gaia-ESO Taraması olup, Paranal’daki Çok Büyük Teleskop kullanılarak Samanyolu gökadasında bulunan, 100 000’in üzerindeki yıldızın özelliklerini ortaya çıkarmayı ve diğeri (PESSTO) ise La Silla’daki Yeni Teknoloji Teleskopu ile süpernovalar gibi kısa süreli nesnelerin takip edilmesini amaçlamaktadır [2].

Bu taramalardan bazıları 2010 yılında başlamıştır, diğerleri ise çok yakın bir zamandan beri sürmektedir, ancak hepsi ile alınan veriler şu anda ESO arşivi [3] ile tüm dünyadaki gökbilimcilerin erişimine açık olarak sunulmaktadır.

Halen yürütülmekte olsalar da, gökyüzü taramaları gökbilimcilerin birçok keşif gerçekleştirmelerini sağlamıştır. Bu yeni sonuçlardan sadece bir kaç tanesi VVV taraması ile bulunan yeni yıldız kümelerini (eso1128, eso1141), Samanyolu gökadamızın merkezi bölgesinin en iyi görüntüleri (eso1242, eso1339), kırmızı-ötesi gökyüzünün çok derin bir görüntüsü (eso1213), ve çok kısa bir zaman önce, şimdiye kadar keşfedilen en uzak kuasalardan bazılarını (VISTA VIKING taraması ile) içermektedir.

Erişime açık ESO Taramaları önümüzdeki yıllarda da devam edecektir ve gökbilim açısından taşıdıkları miras ise gelecek on yıllara uzanacaktır.

Notlar

[1] ESO bu nesneye ait birçok dikkat çekici veri üretmiştir — bunlar arasında özellikle GigaGalaxy Zoom projesi (eso0936) kapsamında elde edilen 370-megapiksel büyüklüğündeki görüntü öne çıkmaktadır — ve Deniz Kulağı’nın kırmızı ötesindeki keşfini (eso1101) tamamen farklı bir görünümle gözler önüne seren VISTA (Görünür ve Kırmızı-ötesi Gökbilim Tarama Teleskopu) VVV taraması ile elde edilen görüntü yer almaktadır.

[2] On bir adet tüm taramalara ait ayrıntılı bilgiler burada erişime açık olarak sunulmuştur ve şimdiki durumları ve sonuçları hakkındaki kapsamlı bir çalışma ESO Messenger dergisinin son sayısında özel olarak yer almıştır.

[3] On bir ESO tarama projesine ait veri sunumlarının özeti buradan erişime açıktır.

Bu bir ESO Basın Bülteni çevirisidir eso1403.

Gökkuşağı Kütleçekimi Teorisi-İlginç Bir Teori

Hepimiz ünlü büyük patlama teorisini biliriz. Ama bu tek teori değildir ve bir çok teori vardır aslında. Bir tanesi vardı ve 3 boyutlu evrenimizin 4 boyutlu kara deliğin olay ufku olduğunu söylüyordu (buraya tıkla yazı için). Aslına bakarsanız o teori en sevdiklerimin arasındadır. Onun dışın süpersicim teorisi vardır ama büyük patlama teorisi yerine söylenmez o teori. Ki her şeyin teorisi gözüyle bakılıyor ona. Burada yazacağım ise ismi de güzel olan gökkuşağı kütle çekimi teorisi. İsmini gökkuşağı olarak almasının sebebi ise gökkuşağında ışığın bir çok rengi yani dalga boyu olması ki asıl konumuz aslında dalga boyları diyebiliriz.

Gökkuşağı kütleçekimi teorisi, kütlenin uzay-zaman dışında enerjiyi de etkilediği için ışığın farklı dalga boylarının farklı yol alacağını öne sürer. Teori aslında 10 yıl önce big bang anında genel görelilik ile kuantum fiziğinin bir araya gelememesi sorununa çözüm olarak ortaya sürülmüştü. Bu teori big bang anında sonsuza kadar bir geri uzanma ile sonsuz yoğunlukta bir tekilliğin olmadığını söyler.

Gökkuşağı kütleçekimi teorisi, kütlenin uzay-zaman dışında enerjiyi de etkilediği için ışığın farklı dalga boylarının farklı yol alacağını öne sürer.
Teori aslında 10 yıl önce big bang anında genel görelilik ile kuantum fiziğinin bir araya gelememesi sorununa çözüm olarak ortaya sürülmüştü.
Bu teori big bang anında sonsuza kadar bir geri uzanma ile sonsuz yoğunlukta bir tekilliğin olmadığını söyler.

Büyük Patlama Anı

Büyük patlama teorisinde bildiğimiz üzere uzay-zamanın oluştuğu başlangıçta tekillik mevcuttur. Makro cisimler için etkili olan genel görelilik teorisi ve mikro yani parçacık dünyası için geçerli olan kuantum fiziği bu anda birbiriyle çatışmakta ve birleşememektedir. Sonuçlar hep sonsuz çıkmaktadır çünkü. Yani o anın öncesinde hiç bir şey yok muydu yoksa başka hipotezlerde belirtiliği gibi paralel evrenlerin çarpışması mı ya da başka bir büyük patlamadan sonra yaşanan büyük çöküş ile oluşan tekillik mi bilinemiyor. Bu teori de 10 sene öncesinde bu iki teorinin anlaşmazlığını çözmek üzere ortaya atılmış.

Genel görelilik teorisine göre kütle uzay-zamanı büker ve oradan geçmekte olan her şeyin yolunu değiştirir buna ışık da dahil olmak üzere. Fakat bu teoriye göre bu uzay-zamanı sadece kütle değil enerji de etkilemektedir. Ve ışığın her dalga boyu farklı bir enerji olduğundan dolayı ışığın her dalga boyu uzay-zamanı ve kütleçekim alanlarını farklı görmektedir. Bu farklı görüş yüzünden farklı zamanlar farklı yollar kurgulanır. Normal ışık için bu farkedilemeyecek kadar az bir fark olsa da gamma ışını patlamaları gibi büyük enerjili patlamalarda fark edilmesi gerekir. Mesela milyarlarca ışık yılı uzaklıkta bir gamma ışını patlamasına sebep olan süpernova patlaması yaşandığında yolculuk eden ve bize varan ışığın her dalga boyu çok az farklı zamanlarda bize ulaşması gerekir. Tabiki de şu anki gözlem araçlarımız böyle bir farkı fark edebilmekten uzak ve bu yüzden doğrulanamıyor ama gelişen teknoloji ile ilerleyen zamanlarda bunların gözlemlenmesi bekleniyor.

Bu teoriye göre iki sonuç bulunuyor ve her iki sonuçta büyük patlama anını yani tekilliği ortadan kaldırıyor.

  • İlk sonuca göre zamanda geriye gittiğimizde giderek yoğunlaşan ve küçülen bir evrenimiz oluyor. Ne kadar geriye gidersek o kadar sonsuz yoğunluğa yaklaşıyoruz ama hiç bir zaman sonsuzluğa erişemiyoruz. Aslında bu zamanı sonsuz geçmişe bükmek oluyor. Ama tekilliğe sebep olan sonsuz yoğunluk hiç oluşmuyor çünkü ona ulaşılamıyor.
  • İkinci sonuca göre ise bu evrenin yoğunluğu sonlu oluyor ve bir yerde sabitleniyor. Bu durumda da tekillik oluşmuyor.

Her ne kadar bir çok fizikçi tarafından doğru kabul edilmese de ilginç olduğu inkar edilmeyen bir teoridir. İsmi bile yetiyor değil mi? = )

Kaynaklar:

Evrenin En Kudretli Fakat Pek Ne Olduğu Bilinmeyen Gücü,Kuasarlar!

Aslında kuasarlar sırf benim için değil de astrofizik ve astronomi için de en şaşırtıcı ve mistik objedir. Kuasarlar ya da diğer adıyla yıldız benzeri radyo kaynağı (quasi-stellar radio sources) evrendeki en parlak ve keşfedilebilen en uzak objelerdir.  O kadar parlaklar ki, o kadar enerji yayıyorlar ki güneş sistemimizin büyüklüğünde olmasına rağmen samanyolu galaksisinin 10 veya 100 katı kadar enerji yayabiliyor. Kuasarlar o kadar uzak ki (Dünyadan 10-12 milyar ışık yılı uzaklıkta keşfedilenler mevcut)  onları bir yıldız gibi görebiliyoruz normal teleskoplarla.  Fakat radyoteleskoplarla incelendiği zaman normal bir yıldıza göre çok büyük bir miktarda radyo yayınımı görülüyor. Bundan dolayı isimleri yıldız benzeri radyo kaynağı yani kısaca kuasardır. Kuasarlar evrendeki en büyük kırmızıya kaymaya sahip objelerdir. Evrenin genişlemesinden dolayı bir obje bizden ne kadar uzaksa o kadar büyük kırmızıya kayıyordur yani uzaklaşıyordur. Bazı kuasarların bizden saniyede 240.000 km hızla uzaklaştığı tahmin edilmektedir.

Read more

ALMA Süpernova Toz Fabrikası Buldu

Atacama Büyük Milimetre/milimetre-altı Dizgesi (ALMA) ile yapılan dikkat çekici yeni gözlemlerle, teleskop ilk kez, yakın zamanda gerçekleşen bir süpernovaya ait kalıntıların yeni oluşmuş tozlarla dolu olduğunu tespit etti. Eğer bu tozlar yeterli miktarda yıldızlar-arası ortama geçiş yapıyorlarsa, çoğu gökadanın nasıl olup da tozlu ve karanlık görünüşe sahip olduğu açıklanabilir.

Gökadalar kayda değer biçimde tozlu yerler olabilmektedirler [1] ve özellikle Evren’in erken dönemlerinde gerçekleşmiş olan süpernova patlamaları bu tozun ana kaynağı olabilir. Ancak bir süpernovanın toz-üretme yeteneğine ait doğrudan kanıtlar şimdiye kadar zayıf kaldı, ve genç, uzak gökadalarda bulunan verimli miktardaki tozdan sorumlu tutulamadılar. Ancak şimdi ALMA ile yapılan gözlemler bu durumu değiştiriyor.

Read more

Astronomi Paylaşımları 05.01.2014

Gene bir hafta sonuna geldik ve bir ay içerisinde en uygun durumda bulunabildiğim zamanım olan hafta sonu da bitmek üzere. Her iki günde de yazı paylaşmış olacağım. Bu ay sonuna kadar çok az paylaşımım olacak malesef. Hem hafta içi akşam hem de hafta sonu olmak üzere iki kursum var. Aynı zamanda proje ödevim olarak bir web sitesi hazırlıyorum. Ama bu ay bittikten sonra dolu dolu döneceğim.

Gelelim ilk paylaşıma. Bu aşağıdaki resim benim cep telefonumla çektiğim resimlere benzer bir resim ama çok daha kaliteli ve daha da büyütülmüş hali diyebiliriz. Ay ve Venüs. Mükemmel gözüküyor değil mi?

Read more