Erkenden Ölmüş Galaksilerin Gizemine Bir Bakış
Danimarka’dan bilim insanları Büyük Patlama’dan 3 milyar sonra varlığı keşfedilen 3 adet galaksi ile erkenden ölen galaksilerin gizemini keşfetmişlerdi. Şimdi ise evrenin ilk anlarındaki kozmik çarpışmalar erkenden yaşlanıp artık yeni yıldız üretemeyen ölü galaksiler oluşmasına sebep olduğunu düşünüyorlar.
Bu gizem Copenhagen üniversitesinde Niels Bohr enstitüsünde evren daha 2-3 milyar yıl yaşındayken keşfedilen galaksiler ile başlamıştı. Bu galaksiler bugünkü yaşlı, büyük ve yıldız üretimini bitirmiş ölü galaksiler gibi olmasından dolayı tam bir muamma içerisindeydi. Bir galaksinin ölümü yıldızlararası tozunun biterek yeni yıldız üretimi yapamaz olmasından dolayıdır. Normalde çoğunluğu büyük spiral veya devasa eliptik galaksilerdir. Galaksiler belli zamanlarda yerel gökada kümelerindeki diğer galaksilerle çarpışarak bu ham maddesi olan yıldızlararası tozu bulutsuları yenileyerek yıldız üretimine devam eder. Fakat eninde sonunda bu ham maddeler bitecek ve tüm galaksiler ölecektir.
İlk yıldızlar çok erken zamanlarda Büyük Patlama’dan 200 milyon yıl sonra hidrojen ve helyumdan oluşmaya başlamıştı. Bilim insanları çok erkenden yıldız üretimini bitirmiş büyük ölü galaksilerin bu zamanlarda bebek galaksilerin diğer bebek galaksilerle çarpışarak daha büyük galaksilere ve bu büyük galaksilerin de diğer galaksilerle çarpışarak daha da büyümesine ve her çarpışmada daha çok yıldız üretimine sebep olarak bu hale geldiği düşünülüyor. Çok fazla çarpışmadan dolayı 40 milyon yıl gibi bir süre içerisinde ham maddesini yıldızlara dönüştürerek bitiriyor ve erkenden yaşlanıp ölmüş galaksiler oluyorlardı. Ve daha evren 3 milyar yaşında iken büyük galaksilerin yarısının çoktan oluşup öldüğünü görebiliyoruz.
Evrenin Erken Zamanlarında Yaşam Olasılığı!
Bu sadece bununla kalmıyor tabi. Normalde ilk yıldızlar hidrojen ve helyumdan oluşan ve onları çekirdeklerinde nükleer füzyon ile yakan yıldızlardı. Bu yıldızlara 1. nesil yıldızlar deniliyor. (GÜneş ya 2.ci ya da 3.ncü nesil tam hatırlamıyorum). Bu nükleer füzyon sırasında daha ağır elementler oluşur ve daha fazla nükleer füzyon yapamayan bu yıldızlar değişik patlama tipleri geçirerek yeni yıldızların oluşumu için bulutsular, gezegenimsi bulutsular gibi ham maddeleri oluştururlar. Ama her defasında giderek daha da ağırlaşan elementler ile. Normalde bildiğimiz süreçteki yıldız oluşumları ile bu ağır elementler ile gezegen oluşumları çok çok sonra oluşur. Fakat bu galaksilerin hızlı oluşumu ile ağır elementler daha da hızlı olacağından gezegen oluşumları da tahmin ettiğimizden daha erken oluşmuş olacaktır. Hatta belli bir zaman sonra bu gezegenlerde yaşam oluşması bile muhtemel olabilir.
Bundan emin olmak için 10dan fazla 10-12 milyar ışık yılı uzaklıktaki galaksilerin ışık tayflarını incelediler. Normalde elementler kendilerine foton çarptığında belli tayfdaki bir fotonu geri gönderirler. Ve buna göre filtreleme yaparak uzaktaki yıldızların, bulutsuların, gezegenlerin, galaksilerin içeriklerinde neler olduğu tespit edilebilir. Aslında gördüğünüz o renkli uzay resimlerinin hepsi bu şekilde filtrelenmiştir. Görülebilir ışıkla filtrelenen resim çok azdır aslında. Bilim insanları bu incelemelerde ağırlıklı olarak hafif elemenler görselerde bir kaçında yıldızlararası tozda ve yıldızlarda ağır elementlere rastladılar. Özellikle galaksilerden bir tanesi çok fazla ağır elementlere sahipti ki bu da evrenin erken zamanlarında gezegenlerin oluşumuna ve hatta yaşamın oluşuma uygun olduğunu gösteriyor.
Kaynak:
-
University Of Copenhagen – Baby galaxies grew up quickly
-
Monthly Notices Of The Royal Astronomical Society Letters – On the sizes of z≳2 damped Lyinline image absorbing galaxies