Posts

Çocuklar, Örüntüler Ve Desenler

Çocuklar bazen çok garip ve şaşırtıcı olabilir değil mi? Arada bir internet sitelerinde, televizyonda ya da sosyal medyada yapılan paylaşımlarda çocuklara sorulan sorular ve bu sorulara verilen, hiç kimsenin aklına gelmeyecek şaşırtıcı cevapları görüp “bu çocuklar ne harika şeyler değil mi?” diye söyleniriz (ben söylenmiyorum, harika da bulmuyorum).

Bugün çocukluğumdan bir anım aklıma geldi. Hangi ders olduğunu hatırlamıyorum ama bir dersin sınavında “Atatürk’ün icraatları nedir?” (buna benzer bir soruydu işte) sorusuna cevap verdiğimi gayet iyi hatırlıyorum. Bize öğretilmiş her şeyi çok güzel bir şekilde yazıyorum tabi ama bununla da kalmıyorum. Nedendir hatırlamıyorum ama kafadan atmaya başlıyorum. Polis memurlarını, trafik polislerini, televizyonu ve aklıma ne gelirse Atatürk bulmuştur diye sıralıyorum. Herhalde çocuk kafamla yeterli bilmediğimi düşünüp ne bulursam yazıyorum. Öğretmenim bu ilginç cevabı gördü ve beni aynı sınava iki kez daha soktu fakat ben aynı şeyleri inatla yapmaya devam ettim. Beni uyarıp bilgilendirdi mi hatırlamıyorum.

İnsanlara bu tepkileri verdiren durumlardan birisi de sınavlara verilen ilginç cevaplardı zaten. Bugün bu anılarım ve şu anda yazdıklarım aklıma geldi ve gülümsedim. Bundan sonra yazacaklarım ise ilişkisini kurduğum yani gördüğüm desenler üzerine olacak.

Hepimiz biliriz, IQ testi vardır. Zekanın değerini ölçtüğü iddia edilen standartlaşmış testlerden birisidir. İnsanın farklı olmasının en temel sebebi çevresinde kurabildiği ilişkiler ve görebildiği örüntüler, desenlerdir. Bana göre zekamızın temeli de budur aslında. Temelin üzerinde daha başka şeyler var mı henüz cevap veremiyorum.

Bir kediyi ele alalım, ucunda bir top bağlı olan iple onunla oynadığımız zaman gerçekleşen durum şudur; kedi bu top ve bizimle ilgili olan ilişkiyi kavrayamaz dolasıyla deseni de göremez. Bundan dolayı topu bizim oynattığımızdan habersiz bir şekilde onunla sıkılana kadar oynar. Bizim onu oynattığımızı anlayamazlar. Bizim çevremizdeki ilişkileri kavrama yeteneğimiz çok gelişmiş olduğu için çok daha kompleks desenleri görebilmekteyiz. Sadece Newton’un kütleçekim kuramı ile galaksilerin uçtaki yıldızların olması gerekten daha hızlı döndüğünü, buna rağmen galaksiden kopmadığını farkedip bir ilişki gördük. Daha sonra ise çok kompleks bir deseni görüyoruz ve olması gereken bir karanlık madde fikri ortaya atıyoruz. Etrafımızdaki neredeyse tüm galaksilerin bizden uzaklaştığını görüp bir ilişkiyi yakalıyor ve evrenin genişlemesi gerektiğini söylüyoruz. Bununla da yetinmiyor büyük patlama denilen bir olgunun olması gerektiğini (desen) farkediyor ve bunun olması durumunda bir ışımanın olması gerektiğini anlıyoruz. Tabiki bunların hepsini keşfediyoruz bir süre sonra. Buraya sığdıramayacağım bir sürü şeyden bahsedebilirim ama yazmaktan sıkılacağımı anlıyorum.

Her neyse asıl konumuza dönelim. IQ seviyesi sabit bir sayı değildir. Düşük puan aldıysanız endişelenmeyin. İlişkileri yakalamakla yeterince ilgilenmemiş, etrafını gözlemlemeyen, yürüdüğü sokağı bile aslında görmeyen sıradan bir insansınız demektir. Sorunlan sorular bazen sosyal medyada da paylaşılır ve birbirinden farklı cevaplar bulursunuz. Size bir gerçeği söyleyeyim, hepsi de doğru cevaptır. Bu soruları yeterince incelerseniz birden fazla ilişki, desen bulursunuz. Ben her defasında en az 3 tanesini görebiliyorum. Bazen göremediğim başka desenleri de başkalarının cevabında buluyorum. Kısacası doğruları belirleyen şey bizim gördüğümüz desene göre belirleniyor. Bu durumu insan toplumlarına uyarlayabilirsiniz.

Dediğim gibi IQ seviyesini dert etmeyin, yükseltilebiliyor. Ben yazılımla ve bilimle ilgilenmeden önce normal seviyelerde bir puan (90 civarı) alırken yazılım konusunda uzmanlaşıp bilimle de hobi olarak ilgilendikten sonra hiç uğraşmadan 130 civarlarında alabildiğimi gördüm. Mesleğim ve hobilerimin doğal sonucu olarak benim daha çok ilişki, desen veya örüntü yakalayabilmemi sağladı. Bunun analitik yönünüzle bağlantısını farkedebildiğinizi düşünüyorum.

İşin özü, çocukların bizi şaşırtan ilginç cevaplar verebilmesini ve farklı davranmasını buna bağlamakta hiç sorun görmüyorum. Biz öğrendikçe, büyüdükçe, gözlemledikçe her şey ile ilgili kabullendiğimiz sağlam bir desen oluyor ve bu desen bizim hayat standartımız oluyor. Çocuklarda standartlaşmış bir desen bulunmadığı için alışılmadık cevaplar verebiliyor ve bizim mantık kuramadığımız davranışları sergileyebiliyorlar. Pek de abartılacak bir şey yokmuş değil mi?

Aslında abartılacak başka şeyler var ama bu da farklı bir yazının konusu olur.