Posts

Çarpışan Yıldızlar On Yedinci Yüzyıldan Kalma Patlama Bilmecesini Çözdü

APEX gözlemleri ile Nova Vulpecule 1670’in gizemi gözler önüne serildi

Aralarında ayın haritasını da çıkaran Hevelius ve Cassini’nin de yer aldığı  bazı büyük on yedinci yüzyıl gökbilimcileri 1670 yılında gökyüzünde görülen yeni bir yıldızı dikkatli bir şekilde incelediler. Hevelius yıldızı Kuğu novası olarak adlandırsa da şimdi gökbilimcilerce Nova Vulpecula 1670 [1] olarak bilinmektedir. Tarih boyunca az sayıda nova yıldıza rastlanılmıştır bu nedenle modern gökbilimcilerin en büyük ilgi alanlarından biridirler. Nova Vul 1670’in hem kaydedilen en eski nova hem de daha sonradan ortaya çıkarılan en sönük nova olduğu ileri sürülmektedir.

Read more

Kütleçekim Dalgalarının Keşfi Yalan Oldu

2014 senesinde çok büyük bir olay yaşandı. Einstein’ın Genel Görelilik teorisinin öngördüğü kütleçekim dalgalarının keşfedildiği duyrulmuştu. Bu aynı zamanda big bang genişlemesinden hemen sonra kısa süreli ve ışıktan hızlı kozmik genişlemeninde kanıtı olmuş oluyordu. Fakat bu yazımda da belirttiğim üzere (Higgs Bozonu Evreni Yoketmiş Olmalıydı – Kütleçekimsel Dalgalarının Keşfinde Sallantılar) bazı şüpheler oluşmuştu ve eleştiriler gelmişti. Yani keşif bir sallantı içerisindeydi. En sonunda da bu eleştirilerin haklı olduğu anlaşıldı.

planck-view-bicep2-field

Bu fotoğrafta ESO ( Avrupa Uzay Ajansı) Planck Uzay Teleskobu uydusunun, Antartika Biceps-2 teleskobunun görüntülediği alan ile aynı yeri göstermektedir. Planck görüntülerinde kanıtın aslında yıldızlararası tozdan kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Fotoğraf: ESA/Planck Collaboration. Acknowledgment: M.-A. Miville-Deschênes, CNRS – Institut d’Astrophysique Spatiale, Université Paris-XI, Orsay, France

Kütleçekim dalgaları ile kozmik genişlemenin bağlantısını açıklayıp keşfin nasıl ortaya çıktığını hatırlatayım tekrar. Big bang genişlemesinden hemen sonra kısa süreli ama ışıktan çok çok hızlı bir genişleme olan kozmik genişlemenin olduğuna dair hipotez vardır. Bu genişleme eğer gerçekten olduysa kütleçekim dalgalarına sebep olacak ve bu kütleçekim dalgaları Kozmik Mikrodalga Fon Işımasında B-Mode denilen bir görüntüde kıvrılmalar ile tespit edilmesi gerekmektedir. Bu fon ışımasını iki ayrı teleskop bir süredir gözlemlemekteydi. İlki Planck Uzay Teleskobu ve ikincisi ise Antartika’da bulunan Biceps2 gözlem teleskobu. Mart ayında kütleçekim dalgalarının keşfi duyurulduğunda Planck teleskobu henüz gözlemlerini bitirmiş ama incelenmesi ve sonuçlandırılması bitmemişti.

Mart ayındaki bu keşfin açıklamasından hemen kısa süre sonra eleştiriler gelmişti. Fon ışımasındaki B-Mode görüntüsündeki kıvrılmaların Samanyolu Galaksisi’ndeki yıldızlararsı toz bulutunun sebep olabileceğiydi bu eleştiri. Bunu test edebilmek için Planck teleskobunun görüntülerinin işlenmesi beklendi. Ve beklenen sonuç geldi.

ESO (Avrupa Uzay Ajansı) Planck Teleskobu bilim insanları işlemlerin bittiğini ve B-Mode görüntüsündeki kıvrılmaların yıldızlararası tozdan kaynaklandığını belirttiler. Planck teleskobu daha büyük bir görüntüyü elde etmesi ile beraber bu görüntü, Antartika Biceps-2 Teleskobu’nun görüntülediği alanı da içermekteydi.

Ama bu demek değil ki kütleçekim dalgaları yok, kozmik genişleme çökertildi. Sadece halen ispatı keşfedilememiş oldu. Sonuçta çok zor tespit edilen fon ışımasının toplam ışığının sadece yüzde bir kaçını oluşturan bir bölümde kıvrılmalar aramak kolay değil. Özellikle bu ışımayı etkileyen yıldızlararası tozlar işin içindeyken.

Şimdilik şu yazılarım geçersiz olmaktadır. İleride tamamen çökmüş ya da doğru olmuş olabilir. Zaman gösterecek.

Kaynaklar:

Evidence for Cosmic Inflation Theory Bites the (Space) Dust
So, About That Huge Discovery Last Year About the Young Universe…
Evidence mounts for quantum criticality theory
BICEP2 Gravitational Wave ‘Discovery’ Deflates
Planck: gravitational waves remain elusive

ALMA İlginç Gezegen-oluşumu Disklerine Sahip Çift Yıldız Sistemi Buldu

Atacama Büyük Milimetre/milimetre-altı Dizgesi’ni kullanan gökbilimciler genç HK Tauri çift yıldız sisteminin her iki yıldızının etrafında çılgınca hizalanmış dikkat çekici bir gezegen-oluşumu gaz diski buldular. Bu yeni ALMA gözlemleri bir çift yıldızdaki öncül-gezegen diskinin şimdiye kadar elde edilen en net görüntülerini sağladı. Yeni sonuçlar ayrıca neden çoğu ötegezegenin — Güneş Sistemi’ndeki gezegenlerin aksine — garip, dışmerkezliği yüksek ya da eğimli yörüngelere sahip olduklarının açıklanmasına yardımcı olacak. Yeni sonuçlar Nature dergisinin 31 Temmuz 2014 tarihli sayısında yayımlanacak.

Bizim yalnız yaşayan Güneş’imizin dışında çoğu yıldız çiftler şeklinde doğar — iki yıldız birbirlerinin etrafındaki yörüngelerde dolanırlar. Çift yıldızlar oldukça yaygındırlar, ancak çok sayıda soruya yol açarlar, örneğin ‘bu tür karmaşık sistemlerde gezegenler nasıl ve nerede meydana gelirler?’ gibi.

Read more

Karina’da Bir Yıldız Kümesi

ESO’nun Şili’de bulunan Paranal Gözlemevi’ndeki MPG/ESO 2.2-metre teleskopu ile alınan bu renkli yeni görüntüde NGC 3590 yıldız kümesi görülmektedir. Buradaki yıldızlar karanlık toz parçalarından ve parlayan zengin gaz bulutların danoluşan dikkat çekici manzarının önünde ışıldamaktadırlar. Bu küçük yıldızsal kümelenme gökbilimcilere bu yıldızların nasıl oluşup evrimleştikleri hakkında ipuçları sağlamaktadır — aynı zamanda kendi gökadamızın fırıldak benzeri kollarının yapısı hakkında da bazı işaretler.

NGC 3590 yıldızlardan oluşan küçük bir açık küme olup Dünya’dan yaklaşık 7500 ışık-yılı uzaklıktadır ve Karina takımyıldızı doğrultusunda bulunmaktadır. Birbirlerine kütleçekim etkisiyle zayıf bir şekilde bağlı düzinelerce yıldıza sahiptir ve yaklaşık olarak 35 milyon yıl yaşındadır.

Küme sadece sevimli değil, ayrıca gökbilimciler için de çok kullanışlı. Bu özel küme üzerinde çalışarak — ve yakınındaki diğerlerini — gökbilimciler, gökadamız Samanyolu’nun sarmal diskine ait özellikleri keşfedebilirler. NGC 3590 gökadamızdaki yerimizden görülebilen bir sarmal kol üzerindeki en büyük tekil parça içinde bulunmaktadır: sarmal Karina bölgesi.

Read more

Uzayda Tektaş Yüzük – Abell 33

ESO’nun Şili’deki Çok Büyük Teleskop’unu kullanan gökbilimciler — genellikle Abell 33 olarak bilinen, PN A66 33 gezegenimsi bulutsunun dikkat çekici bir görüntüsünü yakaladı. Yaşlı bir yıldızın maddesini uzaya saçmasıyla oluşan bu güzel mavi kabarcık, şans eseri, ön tarafındaki bir yıldızla aynı hizaya gelerek esrarengiz bir gümüş tek-taş nişan yüzüğüne benzeyen yapı meydana getirdi.

Güneş’imize benzer kütledeki çoğu yıldız, ömürlerinin sonunda yaşamlarına beyaz cüce olarak devam eder — bu tür yıldızlar, küçük, oldukça yoğun, ve milyarlarca yıl boyunca yavaşça soğumaya devam eden sıcak nesnelerdir. Yaşamlarının bu son aşamasında yıldılar atmosferlerini uzaya saçarak gezegenimsi bulutsuları meydana getirirler, bunlar ise küçük parlak yıldız kalıntısını saran renkli ve  ışıldayan gaz bulutlarıdır.

Read more