Bilim hakkındaki yazılarımın genel kategorisi.

Uzay yolculuğu insan vücudunu nasıl etkiler?

Uzay Yolu’nun ünlü doktoru McCoy “uzay, karanlığa ve sessizliğe gömülü bir hastalık ve tehlikedir” diyordu. Haklı; uzay yolculuğu insanı güçsüz ve yorgun düşürür, hasta eder, hatta depresyona sokabilir.

Uzmanlar uzayın insanın yaşaması için geçirdiği evrime uygun bir ortam sunmadığını söylüyor. Bu yolculuğun insan vücudu üzerindeki etkileri ise şöyle sıralanıyor:

Read more

Tam Güneş Tutulmasında Dünya ve Türkiye

Güneş tutulmalarında Dünya’dan görünümleri izleriz hatta Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan görüntüleri bile görürüz ama ya Dünya yüzeyinde durum nasıl?

Güneş tutulmasında Dünya yüzeyinde Ay’ın gölgesi düşmektedir. Fotoğrafta ise Türkiye ve Kıbrıs üzerine düşen gölgeyi görmekteyiz. Gölge ortalama olarak saatte 2000 km hızla Dünya yüzeyinde hareket etmektedir. Yani gölge bir bölgede en fazla bir kaç dakika durmaktadır.

Read more

Çarpışan Yıldızlar On Yedinci Yüzyıldan Kalma Patlama Bilmecesini Çözdü

APEX gözlemleri ile Nova Vulpecule 1670’in gizemi gözler önüne serildi

Aralarında ayın haritasını da çıkaran Hevelius ve Cassini’nin de yer aldığı  bazı büyük on yedinci yüzyıl gökbilimcileri 1670 yılında gökyüzünde görülen yeni bir yıldızı dikkatli bir şekilde incelediler. Hevelius yıldızı Kuğu novası olarak adlandırsa da şimdi gökbilimcilerce Nova Vulpecula 1670 [1] olarak bilinmektedir. Tarih boyunca az sayıda nova yıldıza rastlanılmıştır bu nedenle modern gökbilimcilerin en büyük ilgi alanlarından biridirler. Nova Vul 1670’in hem kaydedilen en eski nova hem de daha sonradan ortaya çıkarılan en sönük nova olduğu ileri sürülmektedir.

Read more

Infinite Monkey Theorem (ya da Tesadüflerin Gücü Üzerine)

‘Infinite Monkey Theorem’ kavramını ‘Sonsuz miktarda maymun teoremi’ veya ‘Sonsuz zamanı olan bir maymun teoremi’ olarak tercüme edebiliriz. Bu teoremin belki bazılarının düşüneceği gibi evrim ile alakası yoktur. Bu teorem evrenin oluşumunu ele alan bir teorem dir. Evrenin oluşumunun tamamiyle bir tesadüfe bağlanabileceğini gösteren bir teoremdir ki o tesadüfün ihtimali eğer pozitif ise (yani imkansız değilse) ihtimali ne kadar düşük olursa olsun o tesadüfün bir gün gerçekleşeceğini ele alan bir teorem dir.

Read more

Büyük Patlamadan Önce Ne Vardı?

Bu soruyu cevaplama isteğim eski Soru-Cevap sayfamda sorulmasından kaynaklanıyor. Orada sorulan her soruyu sırasıyla, zamanla burada daha detaylı bir şekilde ele alarak yazmayı planlıyorum.Böylece insanların merak ettiği şeyleri cevaplandırmış olacağım hem de bilgi vermeye devam edeceğim. Tabi canımın istediği şeyleri de yazmaya devam edeceğim.

Yalnız şunu belirtmek istiyorum. Büyük patlamadan önce ne vardı diye merak ediyorsunuz ama büyük patlama anını biliyor musunuz peki? Biliyorum demeyin çünkü dünyada hiç kimse bilmiyor ne olduğunu. O anı bilmeden öncesini merak etmek de ilginç aslında.

Sorunun en basit yanıtı. Büyük patlamadan önce ne olduğu bilinmiyor. Tahminler var. Ama şu an büyük patlama anını bile bilemezken, öncesinde bir şey var mıydı?, varsa ne vardı? sorularını cevaplama şansımız yok. Yavaş yavaş ilerleyerek anlatacağım… Ama bunlardan lütfen bir sonuç çıkarmayın ya da yeni çağ dinleri oluşturmayın rica ediyorum :)

buyuk-patlamaÖncelikle, şu anki evrenimizin başlangıcı büyük patlama. Bizim evrenimizin daha öncesinde ne vardı sorusu aslında anlamsız bir soru. Neden? Bizim bildiğimiz evrende zaman boyutu vardır. Uzamsal 3 boyut ve bir adet zaman boyutu büyük patlama esnasında oluştu. Yani zamansal olarak büyük patlamadan öncesi olamaz. Bundan dolayı öncesini sormak mantıksızdır. Aynı zamanda eğer bizim hiç bir şekilde anlayamayacağımız başka bir yapı veya bir şey varsa zaman olmadığı bir şekilde, bu şey bizim evrenimiz olmayacağı için gene soru anlamsızlaşır ve cevap verilmesi imkansızlaşır. Çünkü bizim algılarımız 3 uzamsal boyut ve bir zaman boyutuna göre evrimleştiği için istesek de algılayabileceğimiz bir yapı olmayacaktır. Ama ileride gelişen teknoloji ve matematik ile dolaylı yollardan keşfetme şansımız olabilir.

Şimdi diğer seçeneklere gelelim. Sonsuz genişleme modeli. Bu aynı zamanda çoklu evrenler hipotezini oluşturan model. Bu model, büyük patlamadan hemen önce inflation genişlemesinin gerçekleştiği bir hipotez olan inflation genişlemesini kaynak olarak ilerler. Inflation genişlemesi büyük patlamadan hemen önce saniyenin bir çok kez milyarlarca kez birinde evrenin nanometre boyutundan 250 milyon ışık yılı mesafesine genişlemesidir. Inflation alanı denen bir alanın yüksek enerji seviyesi denen bir durumdan düşük seviyeye düşmesi esnasında ortaya çıkan enerjinin böyle muazzam bir genişlemeye sebep olduğu daha sonra normal itici özelliğini yitirerek büyük patlamadan sonrasında oluşan parçacıkların temeli olduğu düşünülüyor. Sonsuz genişleme modelinde inflation alanı sonsuza dek genişliyor ve bu alanın bazı bölgelerinde enerji deşarj olduğunda evren, evrenler oluşuyor. Buna göre ilerlersek büyük patlama öncesinde inflation alanı vardır. Ve hemen şu soru gelir; ondan öncesinde ne vardı? Aslında bu soruların şu an bilimsel olmadığını, kendi içinde paradoks oluşturduğunu hemen anlayabiliriz. Tıpkı evren neyin içinde genişliyor sorusu gibi.

stella neutroni collissione oroBaşka bir hipotezde ise büyük patlamanın iki evrenin sınırlarının çarpışması sonucu oluştuğunu söyler. Kozmik mikrodalga fon ışımasında da bu izin olduğunu belirtir. Ama yukarıdaki hipotez gibi bu da ispatlanması oldukça güç. Bu hipoteze göre büyük patlamadan öncesinde bir şey var diyemeyiz. Çünkü hiçlikteki evrenlerin çarpışması ile yoğunlaşan enerji evreni oluşturmuştur. Ancak hiçlikteki diğer evrenlerden söz edilebilir.

İlginç bir hipotez vardır. Evrenin 4 boyutlu bir kara deliğin 3 boyutlu olay ufku olduğunu söyler. Bununla ilgili daha önce bir yazı (Evrenin Nasıl Var Olduğuna Dair Yeni Bir Teori) yazmıştım. Bu hipoteze göre de daha öncesinde kara deliğe dönüşen ve çökmekte olan bir 4 boyutlu bir yıldız ve onun bulunduğu bir evren vardı.

Anlaşıldığı üzere ihtimaller çok ama kesin cevap yok. Hatta belki büyük patlama teorisi çökertilir belli mi olur?

Kütleçekim Dalgalarının Keşfi Yalan Oldu

2014 senesinde çok büyük bir olay yaşandı. Einstein’ın Genel Görelilik teorisinin öngördüğü kütleçekim dalgalarının keşfedildiği duyrulmuştu. Bu aynı zamanda big bang genişlemesinden hemen sonra kısa süreli ve ışıktan hızlı kozmik genişlemeninde kanıtı olmuş oluyordu. Fakat bu yazımda da belirttiğim üzere (Higgs Bozonu Evreni Yoketmiş Olmalıydı – Kütleçekimsel Dalgalarının Keşfinde Sallantılar) bazı şüpheler oluşmuştu ve eleştiriler gelmişti. Yani keşif bir sallantı içerisindeydi. En sonunda da bu eleştirilerin haklı olduğu anlaşıldı.

planck-view-bicep2-field

Bu fotoğrafta ESO ( Avrupa Uzay Ajansı) Planck Uzay Teleskobu uydusunun, Antartika Biceps-2 teleskobunun görüntülediği alan ile aynı yeri göstermektedir. Planck görüntülerinde kanıtın aslında yıldızlararası tozdan kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Fotoğraf: ESA/Planck Collaboration. Acknowledgment: M.-A. Miville-Deschênes, CNRS – Institut d’Astrophysique Spatiale, Université Paris-XI, Orsay, France

Kütleçekim dalgaları ile kozmik genişlemenin bağlantısını açıklayıp keşfin nasıl ortaya çıktığını hatırlatayım tekrar. Big bang genişlemesinden hemen sonra kısa süreli ama ışıktan çok çok hızlı bir genişleme olan kozmik genişlemenin olduğuna dair hipotez vardır. Bu genişleme eğer gerçekten olduysa kütleçekim dalgalarına sebep olacak ve bu kütleçekim dalgaları Kozmik Mikrodalga Fon Işımasında B-Mode denilen bir görüntüde kıvrılmalar ile tespit edilmesi gerekmektedir. Bu fon ışımasını iki ayrı teleskop bir süredir gözlemlemekteydi. İlki Planck Uzay Teleskobu ve ikincisi ise Antartika’da bulunan Biceps2 gözlem teleskobu. Mart ayında kütleçekim dalgalarının keşfi duyurulduğunda Planck teleskobu henüz gözlemlerini bitirmiş ama incelenmesi ve sonuçlandırılması bitmemişti.

Mart ayındaki bu keşfin açıklamasından hemen kısa süre sonra eleştiriler gelmişti. Fon ışımasındaki B-Mode görüntüsündeki kıvrılmaların Samanyolu Galaksisi’ndeki yıldızlararsı toz bulutunun sebep olabileceğiydi bu eleştiri. Bunu test edebilmek için Planck teleskobunun görüntülerinin işlenmesi beklendi. Ve beklenen sonuç geldi.

ESO (Avrupa Uzay Ajansı) Planck Teleskobu bilim insanları işlemlerin bittiğini ve B-Mode görüntüsündeki kıvrılmaların yıldızlararası tozdan kaynaklandığını belirttiler. Planck teleskobu daha büyük bir görüntüyü elde etmesi ile beraber bu görüntü, Antartika Biceps-2 Teleskobu’nun görüntülediği alanı da içermekteydi.

Ama bu demek değil ki kütleçekim dalgaları yok, kozmik genişleme çökertildi. Sadece halen ispatı keşfedilememiş oldu. Sonuçta çok zor tespit edilen fon ışımasının toplam ışığının sadece yüzde bir kaçını oluşturan bir bölümde kıvrılmalar aramak kolay değil. Özellikle bu ışımayı etkileyen yıldızlararası tozlar işin içindeyken.

Şimdilik şu yazılarım geçersiz olmaktadır. İleride tamamen çökmüş ya da doğru olmuş olabilir. Zaman gösterecek.

Kaynaklar:

Evidence for Cosmic Inflation Theory Bites the (Space) Dust
So, About That Huge Discovery Last Year About the Young Universe…
Evidence mounts for quantum criticality theory
BICEP2 Gravitational Wave ‘Discovery’ Deflates
Planck: gravitational waves remain elusive