Her şeye dair yazılarım. Belli bir kategorisi filan yok.

Bir kaşifin en büyük korkusu nedir?

Bir kaşifin en büyük korkusu nedir? Benim görebildiğim iki korku vardır sadece.
İlki evrende keşfedilebilecek şeylerin tükenmesi. Bu bir kaşif, merak eden insan için ölmekten farksızdır. Hedefler, amaçlar her şey tükenir. Ama evrenin büyüklüğü söz konusu olduğunda bir kaşifin aklına asla düşmeyen korkudur.
İkincisi ise aklında bir sürü sorular, asla bitmek bilmeyen merak ve öğrenme hırsı varken ölmesidir.
Ölüm korkusu ile karıştırılmamalıdır bu. Çünkü insanlar ölümü hayal ettiklerinde bile kendileri halen var olup tamamen karanlık bir boşluğun içindeymiş gibi hayal ederler ve aslında bu noktada ölü olmayı bile hayal edemiyorlardır.
Asıl korkulan bir çok keşfin yapıldığı o anlarda olamayacak olmasıdır. Evren devam ediyor ama bu merakın ve öğrenme hırsının var olduğu bilinç artık yok. Onu temsil etmeyen atomların başka canlılarda, yıldızlarda veya gezegenlerde devam edecek olması onu ilgilendirmez.
Ben denilen yanılgı ve ilizyon bu atomlar değildir. Nöronların belli diziliş sırasında oluşturduğu birliktelik ve bu birliktelikte ilerleyen elektrik akımıdır. En azından şu ana kadar varabildiğimiz en temel tanım bu olabilir.
Kaşif. Neden bu tanımı kullandım? Bilim insanı da diyebilirdim. Ama bir insanın kaşif olması için bilim insanı olmasına gerek yoktur. En azından bir noktaya kadar. Çünkü kaşifliğin kalbinde merak etmek vardır. Her şey bu merakın etrafında şekillenir, sonuçlar doğurur.
Oysa merakı ölmüş bilim insanları tanıyabiliyoruz. Onlara gerçekten de bilim insanı demeli miyiz?
Nedir beni uzun yıllardan sonra böyle yazdırabilen?
Büyük olasılıkla bir buçuk sene içerisinde neredeyse hiç bir insanın başaramadıklarını başarmam, Türkiye’nin belkide en kaliteli içeriğine sahip Ateist Dergi’nin tekrar devamını sağlamam, başarılar ve başarılar….
Başarıların ve yılların sonucu biriken bilgi birikimimin, güvenimin, cesaretimin ve öğrenme hırsımın bende oluşturduğu öngörüler. Bu öngörü ile gelecekte neler başarabileceğimi biliyorum.
Bunlarla beraber bu şarkının bende senelerden sonra uyandırabildiği duygu yoğunluğunu da tekrar yazabilmemi sağlıyor.

Alfred Noyes, Meşale Taşıyanlar

Savaşları yücelttik.
Kör ve kana susamış krallar,
Destansı bir müzikle tahtlarına doğru ilerlediler.

Niçin bu en asil savaşı yüceltmediniz?
Işığı bulabilmek için savaşmış, ancak kazanılmasına katkıda bulundukları
Bu zaferi hayal bile edememiş olanların,
Sessiz kaşiflerin, yalnız kalmış öncülerin
Mahkumların ve sürgün edilmişlerin [bilimin] meşalesini
Nesilden nesile aktaran hakikat şehitlerinin savaşını…

Alfred Noyes, Meşale Taşıyanlar, Gözlemevi

Cotard Sendromu

Sizlere enteresan bir konuyu ele alan metnimi paylaşacağım. Bunu paylaşmamın gayesi insanların size anlatımlarını ve hareketlerini daha gelişmiş bir farkındalıkla algılamanıza ve analiz etmenize yardımcı olabilmektir. Birçok kişi size cinlerden hayaletlerden bahsederler. Belki siz de cin veya hayalet görmüş olduğunuzu düşünebilirsiniz. Aşağıda ki metnim beynimizin bize hangi oyunlar oynayabileceğini ve bizi ne durumlara düşürebileceğini gösteren niteliktedir.

Read more

Kitap ve E-Kitap

Merhaba arkadaşlar. Bu yazım son bir kaç senedir gözlemlediğim bir konu üzerine olacak. Hem biraz sorgulama hem de benim gözlemlerimin elde ettiği sonuçlar. Konu kitaplar ve e-kitap kullanımı.

Büyük olasılıkla herkes ve çevresi kitabı bilgi ile kültür ile bir eşitlik olarak görür herhalde. Herkes kitap okumanın faydasından bahsediyor. Gelişmenin, ilerlemenin, aydınlanmanın bir sembolü hatta kitap. Peki aynı şeyi neden e-kitap için söyleyemiyoruz?

Read more

Devamlı Karışan Kulaklık Bilmecesi Çözüldü

Eminim herkes, ben de dahil olmak üzere devamlı karışan kulaklıkla mücadele etmiştir. Kulaklığı takmadan önce 5-10 dakika onu çözmekle uğraşırız. Kulaklığın cebinizden karışmış olma ihtimali de hep yüksektir. Çoğunluklar karışmış şekilde çıkar. Hatta bazen öyle karışmıştır ki böylesi nasıl mümkün olmuştur diye düşünebiliriz. California üniversitesinden araştırmacılar bu konuyla ilgili çalışma yaptılar ve hatta kulaklığın karışmasının faktörlerini sebeplerini ortaya çıkarmışlar.

Araştırmacılar değişik uzunluklardaki kulaklıkları dönen bir kutunun içine koyarak inceleme yapmışlar. Kulaklıkların karışmasındaki etkenlerin, kulaklığın uzunluğu ve ne kadar hareket durumunda kaldığı ile ilgili olduğu anlaşıldı. Karışmadan çıkabilecek en uzun kulaklığın ise 46 cm olduğu anlaşılmış. Eğer karışmayan bir kulaklık istiyorsanız en fazla 46 cm uzunluğunda olmasına dikkat etmeniz gerekli demektir bu.

Read more

12.08.2014 Ay Çekimlerim

Biliyorsunuz arkadaşlar dün perseid meteor yağmurlarının doruk noktasının olduğu zamandı. Ben de arkadaşlarımla beraber şehir merkezinden uzak bir yerde beraber mangal martimizi yaptık gökyüzünü izledik. Şansımıza bir şey yakalayamadık :) Fakat boşta durmadık. Teleskoplarla gözlem yaptık. Ben de telefonumu kırmış olduğumdan elimdeki tablet ve 5 mp kamerası ile çekim yapabilir miyim düşünmeye başladım. Otomatik odaklaması olmadığı için dolunayın aşırı ışığında kötü bir resim çekecekti. Sonra Picarts diye bir program yüklemiştim o aklıma geldi. Güzel bir programmış tavsiye ederim. Kendisi odaklama işini hallederek dolunayın fazla ışığını sanıyorsam iso ayarını düşürerek hallediyordu. Bir sürü ay fotoğrafları çektim. Hatta bir tane de satürn çektim. Ama pek güzel çıkmadı. Gene de onu da koyuyorum. En azından 16,8 mm’lik bir mercek kullandığınızda satürnü nasıl görürsünü bilmiş olursunuz.

Read more